Abartma (Hyperbole) nedir?
/hʌɪpəːbəli/
İlk olarak, abartılı ifadeler, bir durumdaki abartıyı ifade etmek için kullanılan ifadelerdir. Bunları doğrudan yorumladığınızda kulağa gülünç gelebilir, ancak bu ifadeler harfiyen anlaşılmamalıdır.
Çok aç olduğunuz bir durumu hayal edin. Kahvaltı için vaktiniz yok ve öğle yemeği yemek için bir kafeye gidiyorsunuz. Sipariş uzun sürüyor ve bölgede açlığınızı daha da kötüleştiren ağız sulandıran aromalar var. Yanınızdaki arkadaşınıza ne kadar aç olduğunuzu ifade etmek için şöyle bir şey söyleyebilirsiniz:
‘I’m so hungry I can eat a horse.’ (O kadar açım ki bir at yiyebilirim.)
Bu, bir at yemek istediğiniz anlamına gelmez, ancak bu kadar büyük bir hayvan olduğu düşünüldüğünde, bu ifade iştahınızın ne kadar büyük olduğunun bir yansımasıdır. Ardından, yemeğinizin gelmesi normalden çok daha uzun sürdüğü için sabırsızlandıkça, aşağıdaki gibi bir şey de ekleyebilirsiniz:
‘I’m going to have to wait 10 years for this to get here.” (Yemeğin gelmesi için 10 yıl beklemem gerekecek.)
Tabii ki yemeğin gelmesi 10 yıl sürmeyecek, ancak hayal kırıklığınızı yansıtmak için siparişin ne kadar sürdüğünü abartıyorsunuz.
Abartmalar vs Benzetmeler : Aralarındaki fark nedir?
Benzetmeler abartılı ifadelerden biraz farklıdır, ancak yine de söylemek istediklerinizi abartmak için karşılaştırmalar yapmak için kullanılırlar. 'As' ve bir sıfatla kullanılabilirler, örneğin:
He is as blind as a bat = He cannot see very well. (Yarasa kadar kördür = Çok iyi göremez.)
She is as tall as a house = She is very tall. (Bir ev kadar uzun = O çok uzun.)
“Gibi” kelimesini kullanarak da benzetmeler oluşturabiliriz. İşte anadil konuşmasında yaygın olan bazı örnekler:
This jacket fits like a glove = Bu ceket bir eldiven gibi tam oldu.
Bu ceket bana mükemmel oluyor, tıpkı bir eldivenin elinize mükemmel şekilde oturabileceği gibi.
She can swim like a fish = Balık gibi yüzebilir.
Çok iyi bir yüzücüdür. O kadar iyi ki, yeteneğini sürekli yüzen bir balığa benzetebilirsiniz.
Yaygın abartmaların listesi
İşte yaygın abartmaların bir listesi. Özellikle kendinizden veya kişisel konulardan bahsederken, bunları konuşmanıza dahil edebileceğiniz herhangi bir durum düşünebiliyor musunuz?
I had to run like the wind to get to work on time.( Zamanında işe gitmek için uçmak zorunda kaldım.)
This bag weighs a ton – what did you put in it? (Bu çanta bir ton ağırlığında - içine ne koydun?)
I died of embarrassment. (Utancımdan öldüm.)
My parents are going to kill me when they find out. (Ailem öğrendiğinde beni öldürecek.)
I’ve heard this story a thousand times. (Bu hikayeyi binlerce kez duydum.)
I’m drowning in paperwork at the moment. (Şu an evrak işlerinde boğuluyorum.)
These shoes cost me an arm and a leg. (Bu ayakkabılar bana bir kol ve bir bacağa mal oldu.)
I’ve told her a million times to clean her room. (Ona odasını temizlemesini milyonlarca kez söyledim.)
It’s going to take us forever to get there. (Oraya varmamız yıllar sürecek.)
It was so funny, I laughed my head off. (Çok komikti, gülmekten öldüm.)
She really has a heart of gold. (Gerçekten altın gibi bir kalbi var.)
I got in trouble with the teacher because I was the class clown. (Sınıfın palyaçosu olduğum için öğretmenle başım belaya girdi.)